CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

12 Temmuz 2009 Pazar

haftasonu keyfi ve limonata

aslında bir önceki yazı yazaılmayacak haftasonu temizlik ve yorulmayı barındırsada keyifle sona erecekti benim için ve dün limonları aldığımdan beri bu haftasonu ile ilgili başlığı bu şekilde koymuştum bile:) ama olmadı. limonatam süper olsada tadı damağımda kalsada koltuk talihsizliği bu haftasonunu düşüncelerle kapatmama neden oldu. acaba çıkacakmı. çıkmassa kaplatsammı, kaplatsam ne renk olsa:)) koltuklarımın kenarları koyu kahve deri içine ne renk gider şu anki kremden başka ? derileride kaldırtıp tamamen kırmızı koltuk hayalimi uygulasam evin herşeyi değişir ve zaten o zman yeni koltuk takımı alınır... bu düşünceleri bırakıp bu haftabaşından beri hayalini kurduğum ama içmeyi haftasonuna sakladığım limonatama geliyorum. haftabaşından beri hayalini kurup neden içemedim çünkü izinli iken başladığım küçük check-up sonucunda şekerim yüksek çıktı ve malesef daha öncede bulunan şeker hikayem yüzünden şeker ilacı başladı doktor, bu nedenle hazır limonata almak istemedim ve ben tatlandırıcılı içecekler içemediğimden(bikaç saat sonra ve özellikle ertesi günün tamamını damağımdaki garip tadla dolaşmak zorunda kalıyorum) diyet olanları da tercih etmedim. iş dönüşü akşam yada gündüz de yapamadım çünkü tüm eğitim sınıflarımız dolu olduğundan kendi eğitim grubumu akşama kaydırdığımdan gece 23:15 civarları eve geliyordum ve gündüzde efe ve eylüşün doktor işleriyle ilgilendim bu hafta içinde. neyse bu sabah limonlarımı sıkıp içine az miktarda şeker ve bol miktarda nane yaprağı atarak dinlenmeye bıraktım dolaba. akşam ütü yaparken bolca soğuk suyunu ekleyip servis yaptım ve nefis olmuştu. kesinlikle ev yapımı daha güzel(ben yaptım diye değil:))

pazar-kahvaltısı,temizliği,ütüsü ve mahvolan koltuklar

cumartesi ve pazar izinliyim ve babamızda evde olduğundan iki günde de çok güzel kahvaltı yapıp vakit geçirdik, pazar kahvaltımıza evde olan fşlşz teyzemiz de eşlik etti. cumartesi bol bol oyun oynayıp dinlendik ve efeyi sevmeye gittik. eylüşün triplerinden çok kalamasakta kocaman olan efeyi ve istanbul,izmir ve bursadan gelen bahar teyzemizin üniversiteden ev arkadaşları evren,ışın ve betülü de görmüş olduk. pazar günü dip köşe temizliğimizi yapıp, ananemizle dedemize inip karpuzumuzu yedik ve eve gelip ütümüzü yapmaya başladık, kızımla bu akşam karadeniz turuna giden filiz teyzesi ilgilenip vakit geçiriyordu ki eylüş benim çantamdan yeşil kalemimi alıp oynamaya başladı ve kaşla göz arasında kalemi açıp boyasını koltuğun minder ve yastıklarına döktü... babamız çok sinirlendi hemde çook. ben hemen eylüşü alıp kol, el ve bacakları boya olan zuzudan boyanın çıkması için duşa soktum ve hala küvette su ile oynuyor. bu sırada koltukların yastık ve minderleri,ni bilimum malzemelerle silsemde şu an fayda etmiş görünmüyor. minder ve yastıkları çıkarıp çamaşır makinasına atacağım. yani çıkardım atması kaldı ama korkum boyanın bu defada heryana dağılması:) güldüğüme bakmayın tamamen sinirden....

bu olayla birlikte yeni bir başık açmış olduk;eylüşün yaramazlıkları...