CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

30 Ağustos 2009 Pazar

eylüş annenin işyerinde



cuma günü iftar yemeğine eylüşü de götürmek istediğimden annem yine beni kırmadı ve mesai bitimine yakın eylüşü işyerime getirdi. kızım operasyon alanına giremese de, eğitimcilerin odasında asumanla resim çizip, bisküvi yedi ve sandalyede döndürüldü:) çok eğlendi gene asumanla çünkü asuman onu çoook seviyo ve oynuyo...



ve sonra yemek öncesi kzıımı parka götürdüm kısacıkda olsa. sallandık ve birazda kaydık ve hemen yemeğin olduğu yere geri döndük, kısada olsa eylüş parkı çok sevdiğinden çok mutlu oldu.

28 ocak eğitim grubu 2. geleneksel iftar yemeği


cuma akşamı eğitim işyerine ilk başladığımız ve 3 hafta eğitim aldığımız grubumuzla iftara gittik, geçen sene de bu organizasyonu yaptığımız için geleneksel oldu:) 12 kişinin katılımı ile Ciğerci Aydın'a gittik.Pazartesi Eylemin doğumgünü olduğu için bir pasta ile onuda kutladık ve yakın zamanda doğumgünü olup hediye alamadığımız arkadaşlarımıza toplu hediyelerimiz verdik. güzel bir akşamdı ve annem sayesinde eylüş de aramızda idi. annem eylüşüişyerime getirdi mesai bitimine yakın ve eve geri döndü ve şimdi kırşahirde yarın gelecek.
pastaya mum almayı unuttuğumuzdan üzerine kürdan koyduk:)))

kızım benle oynarken


ve herkes hediyesi ile

eylüş sokakta

ve ilk defa eylüşü tek başına ama yanında abbaları olarak sokağa bıraktım. bizim apartmanın önü geniş ve şu an abbalarıyla bisiklet sürüyor kızım. rahatım ama değilim de, camdan seslenip görüyorum arada kızımı:) müsait olduğumda ben yanında duruyordum abbalarıyla oynarken ama bugün teyzesi ile dılardan gelirken teyzesi bırakmış sonra acıkıp eve geldiler , yemek,oyun ve meyva keyfi yaptırdım onlara ve sonra tekrar inmek istediler, hayır diyemedim, dememeliyim de çünkü ben sokakta büyüdüm ve kızımın da eve kapanmasını istemiyorum. etraf hep tanıdık, eş, dost akraba ve abbaları ona bakıyor biliyorum.. işte rabişle evde yemek ve meyva yerken...



anni be açabiirim, abba odum

evet sabah sabah kahvaltıda aynen bu sözle başladı günümüz:) kızım ayran delisi ve mutlaka her markete girdiğimzide aldığımız şey ayran. sabah baba kız market alışverişinden gene elde ayranla geldiler ve kahvaltıya oturttum eylüşü, bişeyler yedirmeye çalışırken açayımmı dedim(ki zaten kendi açar aslında ayranını ama bendeki de laf ) "anni be acabiirim, abba odum" demezmi! allahım ali ile birbirimize bakakaldık. evet efe oldu olalı büyüdüğünün ve özellikle abba olduğunun çok farkındasın, efeyi "efe ben gedim abab gedi bapoosun" diye sevmeye gidiyosun evlerine girer girmez ama , ama işte..... ah ya ne çabuk büyüdün de ben abba odum acabilirim dedin. ben neleri kaçırıyorum işteyken. . . diye uzar gider bu yazı.
kahvaltı yaparken mutfağa ekmek kırıntıları döktün ve çıkarken ayağına geldi bi tanesi ve sen sonra mutfaktan bişey almaya gittiğinde parmaklarının ucunda yürüdün. çok titizsin çok, gelecek sene bana pasaklı der evden kovarsın kesin:)

30 Ağustos Zafer Bayramı

Aslında bugün planımız Atatürk Kültür Merkezine gidip törenleri yerinde izlemekti ama annenin migren krizi yüzünden bunu yapamadık. Kızımı kırmızı beyaz giydirip bi sonraki seneye inşallah...

28 Ağustos 2009 Cuma

AssisTT İftar yemeğinde


Şirketimizin Salı günü Hacıbaba'da verdiği iftar yemeğine katıldık eğitim birimi olarak. Ulaştırma Bakanı, Telekom Genel Müdürümüz, THY Genel Müdürü, TTNet Genel Müdürü gibi çağrı merkezi işini yaptığımız ana firmaların genel müdürlerinin çoğuna ev sahipliğini bizim genel müdürümüz Adil Bey yaptı, her ev sahibi gibi heyecanlı ve koşturmaca içinde idi. Çok güzel bir yemek oldu, çok güzel müjdeler aldık, Erzincan'dan sonra Erzurum'da da yer açıyoruz Sağlık Bakanlığı projesini de aldığımız için.Giittikçe büyüyoruz ve Eğitim Birimi olarak işimiz de artıyor ama mutluyum yine de, çünkü işimi seviyorum...

belik:)

saç örgüsüne belik derler bizim köyde, gene köy özlemim depreşti...
geçen gün eylüşle gezmeye giderken kızımın saçlarını ördüm ilk defa. ilk defa çünkü annesi gibi saçlarıyla oynanmasından hoşlanmıyor:) ben bayılırım ,saçlarımı yapsınlar, çeksinler , tarasınlar. hatta rahatlar uyurum :)



ve sonra eylüşle babası dışarı çıktı bende evi temizledim:)

24 Ağustos 2009 Pazartesi

unutmadan

ben çok gülüyorum ve ileride hatırlayıp gülmek için yazmak istedim. ve unutuyorum aslında iki haftadır yazmayı...

kızım filiz teyzesinin sahibi olduğu kursa onunla beraber gittiğinde, kurs girişinde ayakkabısını çıkarıp girmiş içeriye:) e haklı garibim ilk defa bir apartmanda ama ev olmayan bir yere giriyor ve ev diye ayakkabısını çıkarmış kuzucum...

20 Ağustos 2009 Perşembe

abant



pazar günü uzun zmandır planladığımız ama işlerimizin yoğunluğundan ayarlayamadığımız abant gezimizi yaptık eğitim grubu olarak. Ankara ve istanbul eğitimcileri olarak ortada Abantta buluştuk sabah 10:00 civarı, e saat onda Abantta olmak için saat 06:00 da alındık evden Murat tarafından :)) bir önceki gün tğm piknik alışverişini biz yaptık ve sonrada kahvaltı için börek yaptık, malzemeleri hazırladım vs derken saat ikide yattım ve 5 de kalktım. güzel bir yolculuktan sonra İstanbuldaki eğitimci arkadaşlarımızla buluşup, yerimizi seçip oturduk ve kahvaltımızı hazırladık. Hemen semavere çay koyup, çayı beklemden meyva suyu ve böreklerle kahvaltımızı yaptık ve arkasına semaverde çay keyfi ve abant gölünün etrafı dolaşıldı.. mangal için hazırlık yapıldı hatta abzı arkadaşlar gölde yüzüp ayaklarını kesti dikiş atılmaya gidildi :(( fetih hocama tekrar geçmiş olsun diyorum. sonra nefis mangal keyfi yaşadık. elif hocam patlıcan salatamızı, asuman hoca köftelerimizi yoğurma işini halletti, bende tavukları sosladım. ali ve kerem hoca mangal başında kusursuz pişirdi herşeyi sıcacık ve tam kıvamında yedik. semaverde çayımızıda kerem hoca halletti. asumanın elinden brownie keyfi yaptık çayla. sonra meyva faslımız derken kendimizi kaybettik resmen. sonra ise eve dönüş başladı. turnikelere kadar herşey güzeldi ama turnikelerde nasıl sıra huff:((


19 Ağustos 2009 Çarşamba

ebruli günler



ebuş sultan anne ve babasıyla tatile gidince kızım onu çok özledi haliyle ve geldiklerinde hasret giderdiler bol bol. ikiside çok özlemişelr birbirlerini...

ve geleneksel salça yapımı:)

hersene yaptığımız gibi bu senede kendi salçamızı kendimiz yaptık, daha doğrusu bir kısmını yaptık vaktimiz olduğunca devam edeceğiz. pazartesi günü annem öğleüzeri arayıp domates aldığını söyledi ve akşam iş çıkışı gittiğim dişçiden hemen eve gittim ve başladık iş yapmaya. domatesleri doğradık ve kaynattık ve sonra biraz soğutup sıktık yada çıkardık, kızımda bize yardım etti illaki. ve gece 23:30 civarı işimiz bitti ve eve gidip duş vs den sonra yattık. ertesi gün kızıma bahar teyzesi baktı çünkü hala salçanın iişi bitmedi. sabah erkenden tekrar kaynamaya kondu ve saat 15:00 civarı indirildi nefis salçamız. 80 kilo domates alıp ondan 20 kiloya yakın salça elde ettik.biz alışkın olduğumuz için ev salçasının tadına hazır salçaları yiyemiyoruz, özellikle mantı ve makarnada çok daha belli oluyor bizim için. yani amaç para değil tat ...
işte kızımın salça çıkarırken resimleri...


kızımın bu eteğini çok severim ama normal günlerde giydirmem ama o gün filiz teyzesiyle çıktılar evden ve dolabı açıp illa bunu giyicem diye tutturmuş ve teyzeside kıyamamış giydirmiş, akşama kadar teyzesinin sürücü kursunda vakit geçirmişler bu kıyafetle:) kokoş eylüş olmuş yani...
kursdaki ablalar kızımla ilgilenmiş,yemek yedirmiş, oyun oynatmışlar saolsunlar ve akşamda devamlı ablaları anlatı kızım salça çıkarırken.

canımm


dileğin çektiği ve uzun zamandır beklediğim fotoğraflarımız :))
kızımın favori oyuncağı iskenderundan mustafanın aldığı bi dünya oyuncaktan biri "arı bız bız bız" arı şeklinde müzikli ve danseden bi oyuncak. kızım karşısına geçir şarkısını söyleyerek onun gibi dansediyor, bi ara videosunuda yükleyeceğim inşallah.



ve en tatlımız efemiz:))

eylüşşş

aşağıdaki yazı aslında planlanmadan öylece akıverdi ve şimdi asıl yazacaklarıma geldi sıra. eylüş dilekle çok iyi anlaşıyor ve daha önce söylediğim gibi dilek ona az az ingilizce öğretiyor. kızım iki yada üç kelimelik cümleler konuşabiliyor ingilizce ve türkçe olara ona kadar sayabiliyor ama geçen gün arabada beni şaşırtarak onbes ,onatıı diyede sayabildiğini gösterdi. en çok sevdiğim sorusu "anne babıyosun" " saçımı topluyorum annem , sen napıyosun" " ii anne , babıyosun" diye başa sarıyoruz:)) ama o kadar tatlı bir "babıyosun" ki bu anlatamam, o dudakların kıvrımı, o ses tonu ,o şirinlik,tam bir cimcime. akşamları eve gelince oynaşıp, cemile okuyup çizgifilm izliyoruz. kızım sayesinde bi kaç çizgifilmin müptelası olduk ailece:) favorimiz kesinlikle kayu:)) o kel bıdığa aşık benim kızım, "anne kayu,kayu" diye dolanıyo evde canı sıkılınca ve tvyi açınca kayu çıkmazsa işimiz var .internetten cdye çekeyim diyorum ama bi türlü fırsat bulamadım:( bunun dışında bende kayudan sonra jangum hastasıyım:)) kızım kucağıma yatmış tam uyku saatlerinde oluyor ve biz beraber yanak yanağa jangum izliyoruz... sabah işe gitmek için kızımı anneme bırakmalarımız bazan biraz olaylı bazan kolay, teyzemiz evde olduğunda sorunsuz çünkü uykuda:)) işten geldiğimde karşılanmam hep sevgi dolu, kocaman gülücükler ve sarılmalarla "annimm, canımm, bebeiimm, askıım" demelerle,yani çok mutluluk verici, anlatılmaz.uyurken bana sarılması, elimi tutması, popişkosunu yana döndürmesi halatarifsiz güzellikte.

önce ben...

eylül bol bol anane , dilek,bahar teyze ve efe ile vakit geçiriyor zevkle. anne istanbula gidip geldikten sonra kızımla bi sürü şey yaptık ama bunları yazacak vaktim yok. kızıma, evime, annemlere yani aileme vakit ayırabiliyorum mümkün olduğunca. arkadaşlarımla bile görüşemiyorum uzunca bi zamandır. ama işimide çok seviyorum, eğitim uzmanı olduktan sonra birde hiç bilmediğim bir alana geçmekle yüküm çok artsada, zor bir sektör olsada, koşturmaca, promosyonu, detayları hiç bitmesede ve bunun üzerine birde bu işi çağrı merkezinde yapmak eklensede... çağrı merkezi streslidir,yoğundur, vardiyalıdır, arayan hiç bitmez, adsl de iken sadece türkiye idi şimdi dünyanın heryerinden insana yardımcı olmak için burada destek veren insanları eğitmek ve onlara destek olmak yeri geldiğinde daha iyi işin içinde olmak için çağrı almak. mesela ramazanda iftar açacakken bile çağrılara yakalanırsınız, hiç bitmez çünkü siz ankaradasınız ama onlar her şehirde ya daha itar açacaklar yada açmışlar sizi ararlar... zordur ama çokda şey öğrenirsiniz çağrı merkezinde, mesela daha zor sinirlenirsiniz, daha çok insan tanırsınız, az çok konuşmasından nasıl biri oldyğunu çıkarırsınız insanların bi süre sonra,kısıtlı zamanlarda ne çok şey yapılabileceğini öğrenirsiniz çünkü çağrılar kaçmasın diye öyle sistemler vardırki... herşeyinizi o sistemler ayarlar, saniyesi saniyesine molanızı kullanmak durumundasınızdır yoksa sonraki molanızı o kadar eksik kullanarak o günkü molanızı geçmemelisiniz. vardiyalı olduğundan zordur, bi hafta gündüz çalışırsınız bir hafta gece düzeniniz planınız yoktur, haftasonu sabit off yapamazsınız bu nedenle planlara katılamazsınız.

birden döküldü bütün bunlar ama kesinlikle işimi sevdiğimi tekrar söylemeliyim . . .

11 Ağustos 2009 Salı

pakaa gittik







pazar günü kızımla parka gittik. eylüş parkı çok seviyor her çocuk gibi ve bu nedenle geçen hafta lunaparka götürdük kızımı teyzesiyle. ama onun resimleri sonra çünkü makinamız dayımızla marmarise gitti.


pazar sabah kızım, annem ve babamızla çıktık evden erkenden ve kahvaltımızı oscar da yaptık keyiflice ve sonra malltepe park alışveriş mekezinde azıcık dolaşıp alışveriiş ve sonra saatlerce park ve sonra da ciğerci aydında nefis yemekler yedik, çünkü annemi hep götürmek istediğim bi yerdi.kızım dönüş yolunda uyuyakaldı tabiki ...


9 Ağustos 2009 Pazar

eylül kırşehir'de


















annemle eylül kırşehirde iken ve ben annemle telefonda konuştuğumda annem hep eylülün halinden menun olduğunu ve şu an aynen benim çocukluğum gibi göründüğünü söyledi durdu. az çok gözümün önüne kareler geliyordu çünkü kırşehirdeki ananemlerin evinde bütün yazlarımı ve şubat tatillerimi geçirdim ve okula gtmeden ise uzunca süre orada kaldım. yani o evin her köşesini bilirim ve köyümüzün heryerinde bi sürü anım vardır. buna rağmen gülsümden resimler gelince acaip güldüm ve hüzünlendim. evet gerçekten benim küçüklüğüme benzer resimler ve yaşadıklarıma benzerdi eylüşün halleri. gülsüm benim dayımın kızı ve onunla neler yaşadık o evde ,o duvarlar ne sırlarımızı bilir ne güzllikler anlatır bana herdaim görmesemde. işte resimde gülsümün kızı merve ve kendi kızım eylül ama sanki ben ve gülsüm tek bi farkla gülsüm benden küçük ...



annem , yengem ve gülsüm ananemin işlerini halletmeye gittiler aslında. boya badana, halı kilim yıkama ve yufka ekmek yapma gibi temel işleri yaptılar ve bu sırada eylül ve merve tamamen kendi hallerinde oyalanmışlar .onlara arada daha ortaokulda olan diğer dayımın kızı zeynep bakmış (ki kıyafetlerinden belli:))) kızımın bu hallerini görünce onu bırakıp gitmek sana dokunmadımı diyenler olabilir hayır dokunmadı ve bu resimlere acaip güldüm . allahım eylülün bu paçoz halleri annemin hep istediği bişeydi,çünkü bana hep onu çok güzel giydiriyosun nazar değecek diye kızar ve mahallede dikkat çektiğini söyler ve ben yokken eylülü pijamalarla falan dolaştırır::)) bunları yazarken kendi çocukluğumda aklıma gelmiyo değil. hala eskileri kıyafet ve ayakkabılar ve anne dikimi ama baba gömleğinden bozulma kıyafetler. bunları okuyanlar fakir olduğumuzu falan düşünecek ama değildik ama alışkanlık böyleydi sanırım eskiden, bayramlarda alınırdı ve özenle özel günlerde giyilmek üzere saklanırdı kıyafetler ,beyaz çoraplar bizde bilmem niye. ortaokuldan sonra daha rahattık bu konuda ama o döneme kadar o tuhaf şeyleri giydim:) hele hiç unutamadığım naylon beyaz bir çizme vardı boyun yerlerinde tüyleride olan ve sivri uçlu ,işte onu az giymedim ikokula giderken .üstelik ayağıma kaç numara büyüktü çünkü halalarımdan kalmaydı. benden sonrada filiz giydi zaten garibim:) bide sem sportlar vardı. ortaokuldaki mezuniyet partisi mi desem, o garip toplantıda halamın kendisine diktiği, lila acaip yaşlı işi bir kıyafetle gitmiştim ama arkadaşlarım bu durumlara alışkındı çünkü ortaokulda giydiğim kabanıda halam kendisine dikmiş ama evlenip gidince giymek bana kalmıştı. taba rengi , boyundan atkı gibi bişeyi olan tuhaf bi modeldi oda.... filiz bu konuda epey şanslı idi çünkü iri yapılıydı ve çoğu olmayan kıyafetlerin olanlarını da kısa bir süre giyiyordu. ben liseye kadar 36 beden daralttığım için uzun yıllar aynı şeyleri giymek durumunda kaldım.
konu nerden nereye geldi :)) ama işte eylülün özellikle o göbeği açık resmini görünce bi sürü şey geldi gözümün önüne. aklıma gelen şeylerden bi kaçıda her sene elmalık satın almamız ve kavakları soymamız. detaylar başka yazıda olsun artık.... ama bilenler bilir çok komik anılardır onlarda...

8 Ağustos 2009 Cumartesi

kızımdan kareler

uzun zaman önce yaptığımız bazı şeylerin resimlerini yeni yüklüyorum siteye, aslında uyuyabilsem uykuyu tercih ederim ama malesef dişim çok fena ve birde baş ağrısı var iki gündür. pazartsiye dişçime gidceğim ama bu bi kaç günü ağrıkesici ile geçireceğim.


eğitim grubu olarak gittiğimiz brunch resimlerimizden bi kaç kare. kızım asumanı çok sevdi ve onunla vakit geçirdi, bana hiç pas vermedi. palyaçodan balon aldı ve sonra yüzünü boyatmak için onu aramışlar asumanla ama gitmiş.
evde oyuncaklarıile oynamaya dalmışken...

ve babası ile bi yere gidiyorlardı . uzun bi süredir çanta olmadan çıkmıyor

6 Ağustos 2009 Perşembe

evlilik yıldönümü




23 temmuz evlilik yıldönümümüzdü ve 10. yılımıza girdik. evlilikte 10 yıl:) huff zor iş evlilik ve bunu hepimiz biliyoruz. ali ,çiçek yerine farklı bişey yapmak istemiş ve bu meyva sepetini yollamış işyerime ve biz bütün eğitim uzmanları oturup afiyetle yedik. üzerindeki minik süslerin bazıları masamı süslüyor bazıları ise evde. 3 tane minik civciv,bi sürü nazarlık,kalpler vs olan şirin bir sepetti ve üzerinde ananasla yazılan 1 ve 0 ile 10. yılımızı temsil ediyordu. teşekkürler...

istanbuldayken


ben istanbulda iken ve daha kızım kırşehire gitmemişken ankarada babasıyla kaldığında banyo yapmışlar ve ali bana bu resmi yolladı, allahım nasıl içim burkuldu yanında değilim diye ve defalarca resme baktım durdum. ama nasılsa ben orada olsamda kısacık bi süre sonra kırşehire gidcek ve zman geçiremeyecektik. çünkü annem çarşamba gününe kadar orada kalacak,eylül burda kalsa haftaiçi bakacak kimse olmayacaktı.yani çalışan annenin en büyük problemlerinden biri.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

hayırlı kandiller


4 Ağustos 2009 Salı

istanbuulll

işte biz istanbuldaydık:) çok anlamsız bir başlangıçta olsa o kadar güzel 4 gün geçirdikki bu nedenle özlem dolu bi başlangıç yaptım. ilk gün sabah erkenden rabia halama kahvaltıya gidip sonra kadıköye otele attık kendimizi ve hemen sonrada boğaz turuna , işte boğazda gezerken en keyifli anlarımızdan.sonra yemek yedik ve otelimize döndük ve sezen için hazırlandık:) bu arada ankaradan asuman, türkan ve ben geldik , zaten istanbulda olan burcu ve istanbul eğitimcilerimizden denizle kadıköyde buluşup kendimizi beşiktaş oradan harbiye açıkhavaya geçip sezen dinledik büyük bir keyifle.sezen konserinden resim yok çünkü kendimizi tamamen sezenin keyifli kollarına bıraktık ve onu dinledik. çok keyifliydi, çok güzeldi, sezene yakışır nitelikteydi. hele emel sayın ile olan diyalog ve şarkıları ve erkan oğur nefisti. iyiki gitmişim. konser bitince o kadar acıkmışız ki kendimizi taksime attık ve dükkan dükkan dolaştık:) bi yerde burger bi yerde çorba bi yerde tatlı :)) ve sonunda otelimize döndük ki uyuyup ertesi güne dinamik olabilelim:) sabah deniz manzaralı abartı kahvaltı sonrası kendimizi ortaköye attık ve bi sürü alışveriş yaptık ve sahilden yürüyerek bebeğe gitmeye çalışsakda bi yerde pes edip taksiye bindik:) bebekten sonra sahilde hala yürüyüş yaparken rumeli hisarının önnden geçerken ayakkabım koparak terlik olmaya kadar verdi ve biz buna rağmen hisari dolaştık saatlerce ve hatta çıkamadık o güzelim manzarayı bırakıp. kesinlikle abartmıyoruz güvenlik görevlileri gelip bizi artık çıkımamız konusunda uyardı 10 dk sonra kapanıyor diyerek . ben kendilerini olsun biz burda yataroz diye ikna etmeye çalışsamda hisarı terkedip sultanahmete gitmeye karar verdik. sultanahmette köfte ve sonra meydanda meyva yedikten sonra gülhane parkınıda dolaşarak yürüyerek karaköye geçip oradan da taksime geçtik ve artık hiçbişekilde idare edemeyen terlik ayakkabımın yerine ayakkabı alıp inci de profetirol yiyerek otelimize döndük . ve istanbula asıl geliş amacımız olan eğitimimiz için pazartesi yeşilköydeki thy akademiye gittik. pazartesi akşam kadıköyde alışveriş ve yemekten sonra dinlenmek amaçlı otele döndük. salı günü yapılan eğitim sonrası ankaraya evimize geldik. istanbula eğitim öncesi geldim çünkü sezeni canlı dinlemek hep çook istediğim bişeydi ve eylüşde annemle kırşehire gideceğinden haftasonu zaten kızımla olamayacaktım bende istanbula erken gelip dolaştım.