CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

28 Kasım 2008 Cuma

resim yapmaya çalıştık



kızımla ananede yapılan kahvaltı sonrası evimize geldik ve bu defa herzamanki oyunlar yerine farklı bişeyler yapalım dedik. parmak boyası ile bişeyler yapması için boyalarımızı getirdim ama evimizde kağıdımız kalmadığından ajandadan sayfalar koparttık, eylüş tek elinin işaret parmağı ile bişeyler yaptı ve sadece o elini kullandı onun dışında hiçbi yer batmadı ne örtü ne üzeri. ve boya sonrasıda pamuklarla kardan adam yapmak için kağıda resim çizdim ve üzerini yapıştırıcı ile kaplayıp eylüşe pamukları kar yağar gibi kağıdın üzerine atması konusunda yardımcı oldum,gövde pamukla kaplanınca birazda kafaya pamuk yağdırıp kardan adam yaptık kızımla.kızım bugün uykusu olmasına rağmen uyumaya direniyor bilmem nedendir.şimdide çantamdaki dudak kalemimi bulmuş getirip dudağıma sürüyor,bu çocuklar alem ne yapsak kopya çekiyorlar...

27 Kasım 2008 Perşembe

oyunlarımız

kızımla oynadığımız bi sürü oyun var elbette ama iki gündür eylüşle toplarımızı yada mandalinalarımızı basket atar gibi bir kaba atma oyunu oynuyoruz, aslında bu meyva yemek için büyükçe bir kapla mandalina getirmemle başladı, eylüş mandalinaları alıp bana atınca bende onları tekrar tabağa attığımda eylüşünde aynı şeyi yapmaya çalışmasıyla bu oyunumuzu toplarla oynamaya başladık ve kızım bu konuda baya başarılıda arada arkasına atması dışında:) onun nedenide ben o attıkça kabı uzaklaştırıyorum ve kuzuşda yetiştirmek için güç olsun diye elini arkaya doğru atınca top elinden düşüyor:)) bu arada topu her atmasında "anni op" diyor kızım . küçükken en sevdiğim şeylerden biri olan hoop hooppak olayını kızımada yapıyoruz yolda yürüken. hani iki kişi elinden tutar ve hoop diye uçurur çocuğu ve sonra yere bırakırkende hooppak derya işte buna bayılıyor eylüş, ben bazan rüyamda bile görürdüm çocukken ve hatta böyle uçarak lırşehire bile gider gelirdim rüyalarımda:)) diğer oyunumuzda ahşap bir kutuda gene ahşap kıyafet parçalarından güzel bir kıyafet oluşturmak, eylüş bu kutuyu görünce bile çok mutlu oluyor, alkış yapıyor. bu oyunu henüz kendi başına oynamasını beklemiyorum sadece bu kutuyla oynamayı çok sevdiğinden oyuncak dolabımızdan alıp geliyor bende ona anlatıyorum ne yapması gerektiğini, eline parçaları alıncada neyi nereye yerleştirebileceğini söylüyorum, bu konudada tam yetkin değil kızım ama ona yardım edip beraber yapıyoruz ve bitmiş hali iyice mutlu ediyor kuzumu. ve en çok sevdiğimiz oyunlardan bir diğeride doldur boşalt oyunu. elindeki bardaktan yada plastik şişeden kendi oyuncak bardak yada fincanına boşaltmaya bayılıyor kızım,hatta dün sabah plastik şişemden su içerken elimden aldı ve şişeden kapağına boşalttı suyu dikkatlice ve ordan içti suyu. şekiller konusunda tuğçe teyzemizin aldığı kaplumbağa ile en çok oyun oynuyoruz,en çok banyoda kullandığımız ama kışın gelmesiyle banyo süremizi kısalttığımız için artık bu kaplumbağamızı normalde kullanıyoruz şekilleri yerleştirmek için, kızım şekilleri eline alıp kaplumbağasına bakıyor ve ordaki yerden atmaya çalışıyor,bazan bunu yapabiliyor bazan ise olmuyor ve burda anne devreye giriyor. birde pelikanımız var bu aslında eylüşe küçükken aldığım ve yatağında asılı kocaman bir pelikan, balık,ahtapot vs gibi parçaları pelikanın ağzına atıyoruz(bu parçaların herbiri farklı ses çıkarıyor) oo pelikanın karnısı doymuşş diye karnını okşayıp bak burdaymış pelikanın karnısı diye parçalarımızı geri alıyoruz.

eylüşş

kızım bu aralar biraz sıkıldı sanırım çünkü ananesiyle gezmelerine yağmurdan dolayı biraz ara verdiler. yaşına yakın olanları görünce çok sevinen ve onlarla oynamaya bayılan kızım, dün ananeye giderken yan apartmanın bahçesinde top oynayan çocukları izledi uzun bi süre,onu ordan alabilmek ne mümkün. birde ananeden bizim eve ,burdan ise oraya gidip gelen oyuncaklarımız var(şekil 1-a eylüşün elindeki bebeğimiz gibi)
bunun dışında iki akşamdır kapıdan alıp evimize gelemiyorum eylüşü, illa ananelerin evine girilecek bişeyle anlatılıp sonra hala zorla eve gelinecek.işte dün akşam gene kapıdan içeri girmemi bekleyen eylüş

25 Kasım 2008 Salı

anne mutlu

en sevdiğim yazardır akgün akova ve gene ondan bişeyler okumak için sitesine girdiğimde AKGÜN AKOVA ile “YARATICILIK SEMİNERLERİ” İSTANBUL OYUNCAK MÜZESİ’NDE BAŞLIYOR yazısını gördüm ve nasıl heyecanlandım. izmir kitap fuarında tanışmamızdan , ankaraya geldiğinde gittiğim söyleşilerden sonra uzun zaman olmuştu onun sesinden anlattıklarını duymayalı, öyle güzel anlatırki içinize işler ve kaptırır gidersiniz anlattıklarına ama her söylediğide aklınızda kalır... zaten çok sevdiğim, anlattıklarını dikkatle dinlediğim ve her anlattığı aklımda kalan birinden üstelik en sevdiğim yazardan bir seminere katılma fikri anında telefona uzanmamı ve oyuncak müzesini aramamı sağladı-aslında istanbula ilk gidişimizdede kızımı götüreceğim bir yer olarakda düşüncemde idi, oyuncak müzesi- telefondaki görevliye seminere katılmak istediğimi ama ankarada olduğumu söyleyince akgün beyin cep telefonunu verdi bana hemen, aradım şu an için mesaj durumunda telefonu ama ben kararımı verdim ve bu seminere katılacağım. aralık ayından itibaren gündüzleri çalışıp haftasonlarıda tatil olduğum için bir şekilde ayarlayacağım ve bu beni çok mutlu edecek biliyorum . . .

24 Kasım 2008 Pazartesi

haftasonumuz

cuma akşamı işe gittiğimde beni insan kaynaklarının çağırdığı söylendi takım lideri tarafından, insan kaynaklarına çıktığımda insan kaynakları müdürümüz metin beyle yaptığım görüşmede 1 aralık tarihinden itibaren eğitim kadrosunda yer aldığım haberi verildi bana,nasıl mutlu olduğumu anlatamam, aşağı indiğimde arkadaşlarımın tebriklerinden sonra oturup çağrı almaya devam ettim ama nasıl sırıtık bir sesle:)) akşam eve gittiğimde ise bartında olan amcamız geldi

haftasonu için , eylüş annemden gelirken uyandığı için amca, teyze ve bizle oynadı güzelce hele evdeki herşeyi getirip amcasına göstermesi çok tatlıydı.sabah güzelce kahvaltı sonrası amcamız dolaşmaya gitti bende evde işlerimi hallettim kızımla babası oynarken, ben işe kızım ananye indi çünkü babası amcasıyla alışverişe gidip oradanda izmire maça gitmek için otobüse binecekti. pazar günü izinli olduğum için daha rahat başladım güne ve kahvaltı sonrası amcamızın yarım kalan alıiverişi için kızılaya indik hepberaber, alışveriş sonrası amcamız arkadaşıyla buluşmaya gidince bizde kızımla önce tülaya gidelimd esekde sonra vazgeçip ev yoluna yöneldik ama eylüş karacaoğlunun önünden ısrarla ayrılmayıp içeri girmek isteyince girdik içeriye ve suböreği yedik afiyetle ve kızıma verilen çikolatayıda attık ağzımıza, artık çıkalım derken kızım içli köfteleri görüp ıh ıh yaptı ve ondanda aldık "o acıdır yiyemez" dedi kızımı düşünen ve onunla bol bol oynayan garson ama kızım acıyı huff huff yaparak yediğinden onuda yedi güzelce,
ordaki herkesle oyun oynadı , garson miyav miyav yapınca eylüşde ona havladı bol bol ama kalkmamız gerekli idi.

kızım gelirken otobüse bindiğinde uyuduğu gibi minübüstede uyudu ve hemen ananeye indirilip yatağına yatırıldı ve o sırada akşam için yemek hazırlandı. ebuşlarda annemlerde idi ve kızım bu defa ebuşun sesinden uyanmadı ama uyandığında başında ebuşu görünce çok sevindi. yemek sonrası güzel güzel oynadılar ve teyzelerimizle eve geldik.

eylüş,ebuşun ayağından çıkan pandufunu giydirmeye çalışırken,biri giydirmek için peşinde dolaştı biride anlayınca ayağını kaldırdı giydirmesi için:))
bahar ve filiz teyzesiyle kızım oyun oynasın bende çamaşırlarımı katlayayım,ütü yapayım dedim ama eylüş izin vermedi bana,bahar teyzemiz ve cüneyt amcamız gidip filiz teyzemizde yatınca

kızımla başbaşa kaldık, onu kucağıma oturtup "eylüş senle konuşalım anne kız, ben seni ne kadar çok seviyorum biliyomusun "diye gözlerinin içine baktığımda kızım bana baktı uzun uzun ve sonra beni öpüp koynuma yattı. allahım sana şükürler olsun bunu bana yaşattığın için, o kadar güzel bir duyguki anne olmak... sonra kızım uyudu bende saat 03:30 a kadar bütün işlerimi hallettim,sabah kalkması biraz zorda olsa:)

21 Kasım 2008 Cuma

anni mus ve

eylüş istediklerini çok güzel ifade ediyor bi süredir. bu sabah uyanıp yatağın içine oturdu ve "anni mus ve" dedi . önce bi kaldım afalladım sabah sabah aklına nerden düştü acaba diye ama getirdim muzu, çok sevip günde en az iki tane yediği muzu bi süredir yemiyordu eylüş ama yarım muzu yedi sabah ve sonra yatakta anne kız oynaştık bi süre, elimizi yüzümüzü yıkayıp üzerimizi değiştik ve ananeye gidip kahvaltımızı yaptık. haydarın antalyada olması sebebiyle bizde ve ananede kalan bahar teyzemizi çok kıskanıyor eylüş çünkü teyzesi devamlı anneme ve bana "benim annem" deyip sarılıyor eylüşü kıskandırıyor, aslında henüz kendisi çocuk olan kzıkardeşimin bir bebeği olunca ne yapacağız bilmem:)) eylüş babahr teyzesi ne yaparsa onu yapmak istiyor, onun içtiği bardaktan süt ,su içiyor, o yatınca yatıyor,telefonda konuşmasını taklit ediyor, hele telefonu çalınca telefonu alıp "dezee hadaa " diye bi götürüşü varki bahara . diş nedeniyle bi ara yemesi azalan kızım yemek yeme düzenine döndü tekrar ve hatta birde gece yatmadan önce yenilen yemek eklendi düzenimize,iki gecedir saat 11:30 civarı yemek yiyor kızım hemde ne yemek,hamm , anni mammm yaparak ve ağzını kocaman açarak. bu aralar çok hareketli olduğundan sanırım acıkıyor kuzucuk. bunun dışında hergün kahvaltı sonrası ananeden evimize gelirken annemlerin sokağın yokuşu tırmanmak kızımın favorisi oldu. bıraksam tüm sokağı tırmanacak ama bende takat kalmıyor açıkcası:)

17 Kasım 2008 Pazartesi

pazar

sonunda beste ve eylüş buluşmasını gerçekleştirdik, hasta olsamda uzun zamandır istediğimizden ve artık ertelemek istemediğimden maltepe park alışveriş merkesinde buluştuk hale ve beste ile, annemde bizimle geldi değişiklik olsun diye ve babamızın hakem eğitiminin erken bitmesi sebebiyle oda bize katıldı, yani aslında kızkıza plan vardı ama bu arada babamızın bi kaç eksiğinide almış olduk. halenin telefonunu bir gece önceki misafirlikte unutmasından buluşmamız birbirimizden habersiz alışveriş merkezinde dolaşmamıza rağmen daha geç oldu:) annem "nasıl bulucaz onları" dediğinde "ben sen merak etme ali gelsin saniyesinde bulur" dedim ki aynen öyle oldu ali ve haleler beraber geldiler yanımıza:)) biraz dolaşıp bişeyler baktıktan sonra uzun bir yemek ve sohbet faslı yaptık canlı müzik eşliğinde, beste ve eylüş doya doya gezip oynadılar,dansettiler. sonrasında alışverişimizi yaptık ve kızım babası ve ananesiyle eve gitti bizde hale ve beste ile kızılaya yürüdük sohbet ederek. ordan ben işe geldim ama hastalığımdan dolayı öksürük mahvetti beni,devamlı sıcak içeceklerle azaltmaya çalışsamda öksürüğümü çok iyi değildim akşam boyunca.. kızım gene üç gecedir huysuz ve sabah farkettimki yeni bir dişi patlamış. sabah kızımı uyanında ananeye gönderdim ve ebn azıcık dinlendim yoksa tamamen iptal olup yataklara düşeceğim,şimdi daha iyiyim ama kırgınlık var hala, heryanım ağrıyor.

cumartesi

cumartesi sabah erken kalktık gene annenin önemli bir görüşmesi olduğundan dolayı, hemen kuaför, kıyafet, makyaj koşturmacasından sonra çok güzel gelişmeleri doğuran bir görüşme yapıldı ve sonrasında eve gelinip akşamki kuruluş yıldönümü kokteyline hazırlanıldı, eylüş uyuyana kadar kıyafet seçimi evdeki bi kaç iş halledildikten sonra kızımla vakit geçirdim aslında izinli olmama rağmen gene izinsiz olduğum cumartesi gününde. assistt a.ş. olarak 1. kuruluş yıldönümümüzü ahlatlıbel telekom evinde kutlayacağımızdan ben saat 17:30 gibi yola koyuldum. saat 19:00 da genel müdürümüz Adil bey, operasyon yöneticilerimizin bizi kapıda karşılamasıyla başladı kuruluş yıldönümü organizasyonumuz. genellikle iş çıkışı katılım olduğu için önce yemek yenildi ve sonra genel müdürümüzün yaptığı neredeyiz,nereye geleceğiz,neler yaptık prezentasyonundan sonra haydi eğlenceye denilerek grup mavi eşliğinde güzel bir gece geçirildi. genelde eğitim grubundaki arkadaşım murat ve hakanla aynı masada idik gece bitene kadar işte murat ve hakan
genel müdürümüzün özel kalemi sıdıka hanımla bahçede soğuk havada:))

takım liderim ceyhun bey(mavi gömlekli) ve en sevdiğim takım liderlerinden serkan tezer,

genel müdürümüz permonsı yüksek arkadaşlarımıza ödül verirken,

11811 in en sevdiğim iki takım liderinden ebru hanım (kırmızılı) ve sedat bey ile,ayşe hanımla çok tanışmadığımdan onunla ilgili bir yorum yapamıyorum ki bunu kendisinede belirtim:)


1. kuruluş yıldönümümüz için hazırlanan sadece assistt çalışanlarına hediye edilen telefon kartlarımız.

13 Kasım 2008 Perşembe

neler yapıyoruz

haftasonundan beri bizde kalan kızkardeşim ve eylüş deliler gibi eğleniyorlar. hele akşam haydar geldiğinde kızım uyumamış olursa haydarla yer yatağında tepinip,yuvarlanmaca oynuyor sonra sarılıp tv izliyorlar, dün gece eylüş ben gelmeden bahar teyzesinin kucağında uyumuş. kızım bahar teyzesini çok sevsede onu kıskanır durumda ve bu nedenle onun yaptıklarını yapmaya çalışıyor devamlı. bahar süt içerken süt içiyor, meyva yerken meyva yiyor mutlaka.
bunun dışında eylüş;
*merdiven inip-çıkarken daha rahat ve eylüş duvardan tutarak çıkabilirsin-inebilirsin dediğimde elimi bırakıp duvardan tutarak kendisi inmeye-çıkmaya çalışıyor,tabi ben her şekilde güvenliğini sağlamış durumda oluyorum.
*istedikleri ve istemedikleri konusunda tercihlerini tam belli ediyor
*diş fırçalamaya bayılıyor
*oyuncaklarını kendisi seçip onlarla nasıl oynayacağının tam olarak farkında artık
*odasındaki yatakta yatma süresi hergün uzuyor ve bu beni çok rahatlatıyor
*oyuncak kovalarını üst üste yada içiçe yerleştiriyor
*tuğçe teyzesinin aldığı oyuncak kaplumbağasına hala bayılıyor ve mutlaka banyoda onunla oynuyor, şekilleri içine atıyor
*bebeği ile ilgilenmesi görülmeye değer. beşiğine yatırması,ninni söylemesi,üzerini örtmesi...
*top atıp yakalama oyununa bayılıyor ve topu attığında ya "paat" yada "hoop" diyor,özellikle dedesiyle favori oyunları
*yemek yerken kendisi yemeyi daha çok seviyor ama çok açsa benim yedirmemi istiyor
*kitaplarındaki herşeyi tanıyor çoğunun adını söyleyebiliyor,özellikle pisi pisi,mee, emaa,kulak, burun, göz,saç, gıdak gıdak kitaplarından tanıdığı ve göstermesini istediğimizde o kitabı getirip bulup bize ismini söylediği şeylerden aklıma gelenler
*eylüş kumandayı verirmisin,eylüş bardağı getirirmisin,eylüş hadi kitabını getirde okuyalım gibi bi çok şeyi istediğimizde getirmeside görülmeye değer
*annemlerin sokak yokuş olduğu halde dayımlara kadar elimizden tutmadan çıkabiliyor,hemde sonunda zeynep ablası olduğu için nasıl bir keyifle çıkıyor:)
*dükkanları tanıyor,özellikle haydarın dükkanı,kuzenim yenerin dükkanını ve sık alışveriş yaptığımız marketimize girmeden önünden geçemiyoruz. hele evimizin altındaki marketi her iniş çıkışımızda mutlaka dolaşma huyu edinmiştik ama üç gündür bahar teyzemizle oyalandığımızdan bunu unuttuk.
*yemek seçmiyoruz ve yemek konusunda ananemizden dolayı .ok şanslıyız. çok çeşitli ve çoğu kendi üretimimiz olan şeylerden hazırlanan yemekler yiyor kızım. kuru biber,patlıcan,kabak kırşehirden kendi akrabalarımızdan gelme hatta fasulye,nohut,yeşil mercimek kendi tarlamızdan ve ekmek yada hamur işi yaptığımız un yine tarlamızdaki buğdaydan öğütülmüş olarak kullanılıyor, zaten salçamız,eriştemiz,mantımız,turşumuz,reçelimiz,marmelatımızı,pekmezimizi kendimiz yapıyoruz. bunun dışında kızılcık ekşisi ve kuşburnu ezmemizi babannemiz kendisi yaparak yolladı bize.
*bu aralar muzu bırakıp armutu çok yemeye başladı eylüşüm, armutda annemlerin bahçeden toplandı.
*ananesinin sokağında yada bahçesindeki yapraklara dokunmayı çok seviyor kızım,
*resim yapması için aldığım küçük tahtasına karalama yapmayı çok seviyor, zaten ondan şaheserlerde beklemiyorum şu an için:)
*parmak uçlarına basarak yürümeyi çok seviyor kuzucum ve eylüş hadi parmak uçlarında yürü dediğimde gülerek bana doğru bu şekilde yürüyor
*müzik duyduğunda ya ona aynı ritimlerle eşlik etmeye çalışıyor ağzının içinde ona göre anlamlı sözlerle yada çok hoşuna gitmişse dansediyor,eğer halkmüziği ise eline bişey alıp sallıyor çünkü biz halay çekiyoruz bazan evin içinde bu tarz müzikler çıktığında:)) yavaş bir şarkı ise oturduğu yerden hafifce sallanmayı tercih ediyor.

10 Kasım 2008 Pazartesi

iki düğün

cumartesi sabah baharlarda uyandık ama kahvaltıyı annemlerde yapmaya karar verdik, annemlere gelip kahvaltı yaptıktan sonra düğünler için hazırlanmamız gerektiğinden eve çıktık ve hazırlandık. çok acele saçıma şekil verdirmek için kuaföre gitmem kuaförün beni 45 dakika esir almasıyla uzadı, çok acele işimi halletmem gerekiyordu çünkü baharı acil olarak tülin hanıma götürmemiz ve sonra düğünlere yetişmemiz gerekli idi. muayenede önemli bişey olmadığı ve düşük riski taşımadığını söyledi tülin hanım bahara ama on güne yakın dinlenecek ve mümkün olduğunca hareket etmeyecek küçük kardeşim. doktorun ardından hemen devlet konukevi-ankara palastaki ilk düğünümüze geç kalarakta olsa gittik. saadet ve carlonun nikah sonrası tebriklerine bizde katıldık ve sıra bize gelene kadar ankara palas duvarlarındaki atatürkün ve devrin resimlerine baktık, o kadar güzel bir resim arşivi vardıki duvarlarda... tebrik sonrası arkadaşlarla biraz m uhabbetten sonra diğer düğün için yola koyulduk. işte saadet ve carlo hala tebrikleri kabul ederken:))


ve ankara palastan iki görüntü,aslında elimde olsa duvarlardaki resimleri tek tek resimlerdim.


ve sonra canselin nikahı için çetin emeç bulvarındaki mydonose plazaya gittik. ismet ve leto ile muhabbet ettik,canan kızı belizin gelini yakından görme talaşı yüzünden bizimle aynı masada oturamadı. gelinimiz şirinemiz çok güzel olmuştu ama ... biz iki sulugöz leto ve ben fazla kalamadık çok ağladık çünkü ve hemen ayrıldık tebrik sonrası.

nikah sonrası kafamızı dinlemek ,biraz sakinleşmek için biyerlere oturmaya karar verdik ve arkadaşımız alperin kızılaydaki yerine gittik,zaten ne zaman buluşmamız gerekse orayı tercih ederiz. afiyetle yemek yedik ve sakinleştik,kafamızı toplayamadık ama,yani konu silinemedi beynimizden bi türlü. sonra annemlere gelip kızımı sevdik hepberaber,ismet annemin kurufasülye pilav ve turşusuna dayanamayıp bide orda yemek yedi:)) çay ve meyva keyfi sonrası ismeti ertesi günkü büyük buluşma öncesi dinlenmesi için eve yolladık. ismete devamlı bu konuyu hatırlatmak ve renginin değişmesini izlemek süperdi tüm akşam boyunca.

ve son olarak ismet eylüşü öpmeye çalışırken:)

"ebuş naaptı?"

cuma akşamı baharlarda kalma planı yapıldığı için bende iş çıkışı oraya gittim ve gittiğimde bahar bana gün içinde ebuşun annemlere geldiğini ve eylüşün saçını çektiğini anlattı. uyuyan kızım uyandı ve beni görüncede iyice açıldı ve türlü oyunlar yaptı bize. bi ara "eylüş,ebuş sana naaptı annecim " diye sorasım geldi :) eylüş "anni sasıı" diyerek saçlarını çekerek ebuşun ne yaptığını anlatmaya başladı, "başka ne yaptı" dediğimde elini ve yanaklarını çimdikledi. "anane ebuşa kızmadımı annecim,ebuuş yapma " demedimi deyince ise eliyle ıh ıhh diye ananesinin ebuşa kızdığını ve sonra gene eller eşliğinde "baba bi bi" dediğini anlattı. şimdi biri "ebuş naaptı" demeye görsün hemen saçlar çekilip bir bir yapılıyor.

7 Kasım 2008 Cuma


bugün sabah kahvaltı için anneme gittiğimde anneme ne pişirdiğini sordum hemen çünkü evdeki koku tahmin ettiğim şeymiydi? annem dene haşladım dedi( şimdi herkes dene ne yahu diyecek:)) dene bizde yarma, fasulye, nohut haşlamasına verilen genel addır ve dene kavrulur yada yoğurtla yenir) ben çok sevdiğim için sevindim tabi ama sonra daha çok sevindiğim bir durum çıktı ortaya annem aşure yapmaya karar vermişti.biz ailece aşureyi çok sevdiğimizden annem yapar sık sık bize. hemen aklıma halişkom geldi çünkü annen aşure yaparsa bana haber ver diye sıkı sıkı tembihlemişti arkadaşım.bi şekilde haberleştik geçte olsa ve onuru razı edip kısacık bi zamanlığına geldi halişkom,hatta o zman o kadar kısa idiki sadece eylüşe bestenin küçüklerini getirip bizden aşure ve yufla alıp gitti arkadaşım,çünkü onurla oturmak yok diye pazarlık yapmışlardı:)) işte hale teyzesinin kucağında eylüş, onurda halede eylüşü büyümüş buldular ve malesef hala beste eylüşü göremedi ,bugünde okulda olduğundan gelemedi kuzuş. yani hala yapılacaklar listemde beste ve eylüşün görüşmesi var.bunun dışında halenin tüm evi yüklenip gelmesiyle eylüşe bi sürü kıyafet çıktı ve özellikle uyku tulumları süper oldu,çünkü almaya karar verip baktığım ama içime sineni bulamadığım uyku tulumlarından sonra halenin getirdikleri tam benim istediğim gibi idi. canım arkadaşım çok saol.kısacık zamandada olsa ben makinamı yanıma almıştım ve tek pozda olsa çektim onları:)

mahalle arkadaşlarımız

kızımın mahallede bi sürü arkadaşı var ve bi çoğuda kendisinden büyük. işte en çok eylüşle vakit geçirenlerden betül ve burak, aslında betülün erkek kardeşi salimlede vakit geçiriyor eylül ama o okula gittiği için resimleyemedik. annemlere giderken annemin kapı komşusunun çocukları olan betül ve burağı görünce hemen koşar adım onlara gitti gene kızım . sabahta uzaktan betülü gören kızım onun yanına kadar gitmiş ve bende mecburen peşinden gitmiştim. betülün yanında olan tuğrul ve diğer çocuklarla bi güzel oynadı eylüş ve bende bu sırada diğer çocuklarla futbol maçı yaptım:) kocaman kadın hiç utanmadım vallahi ama özlemişim mahallemde oynamayı, çocuklara fena çalımlar atarak üç kişiye tek başıma karşı oynadım ,hem kalecimdim hem oyuncum ama genede gol yemeden 2 gol attım kısacık zamanda, hele bi ara çocuklar taç atarken uzanıp kafa atmama şok oldu çocukcağızlar benden beklemiyorlardı böyle bişi tabi:)) çok eğlendiğim anlatmamdanda belli ve neyseki mahallenin hepsi beni tanıdığı için kocaman kadın ne ayıp diyecek biride yoktu ve rahattım. kızım artık oyundan sıkılıp uykusu geldiği için anni diye bana seslendi ve bende bıraktım maçı, eve geldim:))
betül ve eylüş( eylüş buseye bakıyodu böyle ağzı açık, bebeklere bayılıyoda kızım,kendisi çok büyüdüya:))

ve işte buse tatlışı.

dr sonrası bahar teyzeler



dün sabah uzun zamandır peşinde koşturduğumuz ama hem annenin hemde doktorumuzun işlerinden dolayı bir türlü gidemediğimiz doktor olayımızıda çözdük:) şükür bir sorunumuz yok herşey yolunda.özellikle kızımın muza düşkünlüğü konusunda konuştuk sami beyle çünkü günde en az 2 muz yiyor kızım, tek yönlü beslenme olmaması yönünde uyardı sami bey ama zaten eylüş diğer meyvalarıda çok yiyor,elma,artmut,nar,kivi vs vs ama muza daha bi düşkün, ve yemek yemesine engel olmuyor normal yemeğini yedikten sonra meyvalarını yiyor gün içinde.birde meyva suyu konusunda konuştuk doktorumuzla ki meyva suyu yerine meyva vermemizi tavsiye etti çocuğun rahatlığa alışmaması için yoksa sonradan kolayına gelip meyva suyu tercih edecektir diyerek. ama zaten eylüş sabah kahvaltısında ıhlamur yoksa nar-portakal suyu içiyor ve gün içinde meyvalarını yiyor en az bir elma, bir armut ve muz,bazan ise kuru kayısı ve üzüm,nadir kavun olarak ve akşam ben geldiğimde uyumuyorsa gene sıkma nar-portakal içiyoruz ailece:)bunun dışında uzun zamandır tekrarlamayan (şükür)idrar yolları enfeksiyonu kontrolü için idrar tahlili ve bi kaç ay sonrada kan tahlili yaptırmamızı istedi sami bey, en yakın kontrolümüzünde 3 ay sonra olması gerektiğini söyledi.ve biz idrar vermek için torbamızı bağlatıp teyzemize kahvaltıya çıktıkki, kızım sabah filiz teyzesiyle kendi evimizde süper bir kahvaltı yapmıştı ve karnı toktu. hala uyuyan haydarı bekleyelim dedik kahvaltıya ve bu sıradada bahar teyzemizin kan verme işi için hastaneye gidip geldik ve kahvaltımızı yaptık güzelce. sonra ananemize geldik ve alışveriş ve altın işlerimizi halletmek için aşağıya indik beraberce, en son durağımız selma annenin yanı oldu ve zaten kıızımla annemi orada bıraktım çünkü ben işe gelecektim ve onlarda yaptıkları yemekten yemesi için annemi ve eylüşü yollamadılar.




bahar ve haydarın bebeğinin -eylüşün kuzeninin ilk görüntüsü:))

kızım bahar teyzesinin evinde pek bi rahat pek bi mutlu,işte yere yatmış gülücükler saçarken:))

5 Kasım 2008 Çarşamba

mutlu salı

bir haftadır sunum telaşında geçen hayatım dün sunumumu yapmamla eski rahatlığına döndü; sunum konusunu araştırma, oluşturma, okuma, konuya hakim olma ve anlatma aşamalarından sonra sunumumuda yaptım ve kendimi beklediğimden daha iyiydim. aklımda okuduklarımdan bir kelime bile yok diye endişe ile dolanıp durdum çünkü bri hafta boyunca, zaten ezberci bi yapım yoktur, önemli kısımlar aklımdadır gerisini kendim getiririm ama bu defa gerçekten okuduğumdan tek kelime yok gibiydi aklımda:) ama varmış ve sunum ve sunum sonrası soruları başarı ile atlattım. bu kadroya atanırım yada atanmam, kendime göre başarı ile bitirdim buna yeter. dünle ilgili en kötü yan ise normalde 12:00da olacak sunumun saat 13:30 a ertelenmesnden haberim olmamasından dolayı sabah kuaföre erkenden gitmem kuaförün işimi hemenceceik halletmesi ile saat 10:40da işyerinde olmamdı. sunumun saat 13:30 a ertelendiğini duyunca kulaklığımı alıp çalıştım bende bi güzel, boş boş oturmak yada sunumla ilgili notlarımı karıştırmak istemedim. genel müdürümüzün gelmesi ile saat 14:30 gibi sunumumu yaptım ve sonra bahar teyzemizi doktora götürmek için kızılaya indim. bahar,haydar,tuğçe ve ben minik yeğenimi görmek için tülin hanımın yolunu tuttuk. ilk muayenede anlatması gereken herşeyi anlatan ve ultrasona bakan tülin hanım kan testleri yazdı bahara ve oradan ciğerci aydına gittik hepberaber ve uzun zamandır özlediğim nefis yemekler yedik,hele künefe apayrı olmuştu. sonra anne işe gitti ve çalıştı güzel güzel.

3 Kasım 2008 Pazartesi

yazmadığımızda..



yazamadım bi süredir. önce blogger kapalı idi sonrada benim işle ilgili koşturmam vardı ve işle ilgili koşturmam hala var aslında. perşembe yada cuma olacak sunum salıya ertelendi genel müdürümüzün işlerinden dolayı,yani büyük gün salı:) neler yaptık bu sürede?
bizim için en önemli haber bahar teyzemizin bir bebek beklemesi idi. zaten evlenmeden öncede bu konuda hep konuştuğumuz kızkardeşim ve haydar, hemen bebek istiyorlardı ve allah gönüllerine göre verdi, bahar teyzemizin hamilelik haberini 25 ekim cumartesi günü telefonda aldık ve çok çok mutlu olduk,karşılıklı ağladık telefonda. yarına tülin hanımdan randevumuzu aldık,bunun öncesinde aradık gelene kadar neler yapalım diye bilgilendirme istedik saolsun herzamanki nazik ve içten konuşmasıyla güzel güzel anlattı doktorum. salı günü hem teyzemizin bebeğini ilk görüşümüz olabilir hemde annenin sunumu var bu anlamda önemli bir gün.

eylüş devamlı yeni şeyler öğreniyor,dur durak bilmiyor;



eylüş herkesi taklit eder durumda."eylüş anane nasıl yapıyor?" dediğimizde elleriyle ananesinin nasıl yufka ıslattığını tarif ediyor, merdan dedesinin nasıl bunu korkutmaya çalıştığını yada ağzıyla bunu güldürmeye çalıştığını anlatıyor,banyodan sonra sürdüğüm nemlendirici yada krem sürmesini istediğimizde hemen eller ovulup yada nemlendirici alınıp sürülüyor,bir dansetmemiz varki akıllara zarar, prima reklamındaki çocuk gibi dansediyor resmen süper bişi, nım nım nım nım reklamı çıktığında hemen nım nım demeye başlıyor.bizde kalan filiz teyzesinin eşyalarını dağıtma konusunda anlaşamıyoruz kızımla, hele bavulun üzerine yada içine girip nasıl kahkahalar atıyor, annemlerin evdeki tv sehpasının altına girip kapaklarını çekiyor içe doğru, çamaşır sepetine oturup bide yastık alıyor ve neen neen yada kendine ninni söylüyor arada sallanıyor, anahtarla kapımızı açmaya çalışıyor,zaten ananeye gidip gelirken anahtar mutlaka onun elinde ve anahtar deliğine itmeye çalışmasıda çok tatlı:) cuma günü rahatsızlanıp sağlık ocağına gidip iğne olduktan sonra haydar beni bahara götürdü annem ve kızımla, arabadan inip eve doğru giderken geri dönen kızım yola baktı sonra hadaa diye bağırdı , annecim haydar işe gitti, biz teyzeye gidicez gel dediğimde ise sessizce geri dönüp eve ilerledi, herşeyin o kadar farkındaki aslında ama ben hala onu çok küçükmüş gibi görüyorum sanırım ve yaptıklarına şaşıyorum. o ne yemek,ne yapmak istediğini biliyor oysaki. dün muz, elma varken inatla gidip portakal istedi ve soydurup onu yedi,oysaki ben portakal ve nar suyu içti diye elma yada muz yesin diye düşünmüştüm:)